
08 May Rekabet Hukukunun Dijital Serüveni: 12.04.2023 tarihli Mobil Ekosistemler Sektör İncelemesi
İçindekiler
Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde 12.04.2023 tarihinde yayımlanan duyuru ile mobil ekosistemlere yönelik bir sektör incelemesi başlatıldığı açıklanmıştır. Söz konusu inceleme kapsamında; işletim sistemleri, uygulamalar ve uygulama mağazaları gibi mobil ekosistemi oluşturan her türlü bileşen mercek altına alınacak ve ilgili pazarın her bir basamağında doğabilecek rekabetçi endişeler değerlendirilecektir. Duyuruda belirtildiği üzere, hizmet sağlayıcıların yanı sıra hizmetin kullanıcısı olan uygulama geliştiricilerin, nihai tüketicilerin ve cihaz üreticilerinin bilgilerine ve görüşlerine de başvurulacaktır.
Mobil Ekosistemler ve Rekabet Hukuku
Mobil ekosistem ifadesiyle kast edilen, bir kullanıcının mobil akıllı cihazı üzerinden internet erişimi ile hizmet almasını sağlayan zincirin tamamıdır. Bu zincir; mobil akıllı cihaz ile başlamakta ve mobil işletim sistemleri, internet tarayıcısı motorları, internet tarayıcıları, mobil uygulama mağazaları ve mobil uygulamaları kapsamaktadır. Klasik manada bir rekabet hukuku perspektifinden bakıldığında dikey bir pazar yapısı görünümü oluşturan bu zincirde her bir basamak ayrı bir alt pazarı teşkil etmektedir.
Mobil teknolojilerin yaygınlaşması ve Covid-19 salgını gibi küresel seviyede toplumsal değişiklik gerektiren gelişmelerin etkisiyle dijital hizmetlerin günlük hayattaki payının gitgide artmasına neden olmuştur. Doğal olarak, Rekabet Kurulu da odağını dijital pazarlara çevirmiş durumdadır. Nitekim, E-Pazaryeri Platformlarına yönelik yürütülen bir sektör incelemesi 2022 yılında sonuçlandırılmış, Çevrim İçi Reklamcılık sektörüne yönelik yürütülen ayrı bir incelemede ise geçtiğimiz ay içerisinde Ön Rapor yayımlanmıştır. Görüldüğü üzere Rekabet Kurulu dijital pazarlara yönelik bilgisini gün geçtikçe artırmakta ve bu pazarlarda gerçekleşen aksaklıklara yönelik bir görüş oluşturmaktadır. Nitekim, Meta Platfoms’un çevrimiçi reklamcılık faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturmayı neticelendiren Kurul, Alphabet ve Google’ın çevrimiçi reklamcılık faaliyetlerine yönelik yeni bir soruşturma daha başlatmıştır.
İlgisini dijital pazarlara yönelten tek rekabet otoritesi Rekabet Kurumu değildir. Bu konu, dünyanın birçok yerinde rekabet otoriteleri tarafından mercek altına alınmakta ve yürütülen sektör incelemeleri piyasa oyuncuları açısından önemli neticeler doğurmaktadır. Rekabet Kurumu, mobil akıllı cihazların internet erişiminde oynadığı önemli rol nedeniyle mobil ekosistemlerdeki işleyişte yaşanacak herhangi bir piyasa aksaklığının tüketici refahı üzerinde doğrudan etki doğuracağını değerlendirmektedir. Bu öngörü ile hareket eden birçok farklı ülkenin rekabet otoritesi de mobil ekosistemlere ve ilişkili sektörlere yönelik çeşitli incelemeler gerçekleştirmiştir.
Japonya Adil Ticaret Komisyonu’nun Mobil Ekosistemlere Yönelik Değerlendirmeleri
Mobil işletim sistemleri ve mobil uygulama dağıtımı pazarlarına yönelik bir sektör incelemesi gerçekleştiren Japonya Adil Ticaret Komisyonu (“JFTC”), 09.02.2023 tarihinde raporunu yayımlamıştır[1]. Mobil ekosistemlerin aşamalarını inceleyen JFTC, raporunda ilgi çekici verilere yer vermiştir. Tüm yaş grupları dahil olmak üzere nüfusun %95,3’ünün günlük mobil akıllı cihaz kullanımı gerçekleştirdiğini belirten JFTC, mobil akıllı cihazların tüketiciler için bir ihtiyaç haline geldiğinin altını çizmiştir.
JFTC, mobil ekosistemlerin seviyelerini şöyle belirlemiştir:
- Native Uygulamalar: Yalnızca bir işletim sisteminde kullanılabilen mobil uygulamalardır. Bu seviyede yer alan uygulama geliştiricileri sağlayıcı konumundayken tüketiciler müşteridir.
- Uygulama Mağazaları: Native uygulamaların tüketiciye sunulduğu platformlardır. Uygulama mağazalarını işletenler (ağırlıklı olarak Google ve Apple) sağlayıcı iken bu mağazaları kullanan tüketiciler ve uygulama geliştiriciler müşteridir.
- Mobil İşletim Sistemleri: Mobil akıllı cihazlar için geliştirilen ve söz konusu cihazların çalışmasını sağlayan işletim sistemleridir. Mobil işletim sistemlerini sağlayanlar (Google ve Apple) sağlayıcı sayılmakta, bu işletim sistemlerini kullanan tüketiciler ve uygulama geliştiriciler ise müşteri olmaktadır.
- Mobil Akıllı Cihazlar: İleri seviye bilgi işleme kabiliyeti ve standart telefon işlevlerinin yanı sıra çeşitli fonksiyonlar barındıran cihazlardır. Bu seviyede, Google ve Apple’ın da aralarında olduğu üreticiler sağlayıcı konumda iken, bu cihazları kullanan tüketiciler müşteri konumundadır.
Mobil ekosistemleri, pazardaki güçlü konumları nedeniyle Apple ve Google özelinde inceleyen JFTC; sundukları hizmetler ve kullanım koşulları ışığında bu iki dijital deve özel ekosistem tabloları çizmiştir. Apple’ın mobil ekosistemi incelendiğinde, faklı seviyelerde sunduğu ürün ve hizmetleri birbirine bağlamış olduğu, kendi ürettiği mobil cihazlar (iPhone) ile kendi işletim sisteminin (İOS) ve uygulama mağazasının (App Store) kullanımını zorunlu koştuğu görülmektedir. Bir Apple cihaz kullanıcısı yalnızca İOS işletim sistemini kullanabilmekte ve bir İOS kullanıcısı uygulamalarını yalnızca App Store’dan indirebilmektedir. Google’ın ekosisteminde ise durum biraz daha farklıdır. Android mobil işletim sistemi Google’ın üretmiş olduğu mobil akıllı cihaz Google Pixel’de kullanılabilmekte iken aynı zamanda başka üreticilerin cihazlarında da kullanılmaktadır. Bir Android kullanıcısı uygulamalarını Google Play Store’dan indirebileceği gibi üçüncü taraf uygulama mağazalarından da faydalanabilmektedir. Ancak her ne kadar kullanıcılara kendi ürünlerini kullanmayı zorunlu koşmasa da, Google mobil akıllı cihaz üreticileri ile Android işletim sisteminin kullanımına ilişkin yaptığı anlaşmalar aracılığıyla kendi uygulamalarının ve uygulama mağazasının cihazlarda önden yüklü olmasını sağlamaktadır.
Görüldüğü üzere, Apple ve Google’ın pazarın farklı seviyelerinde anahtar pozisyonlara sahiptir. Nitekim, JFTC mobil işletim sistemleri ve uygulama mağazalarına yönelik pazar payı incelemesi de gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, İOS ve Android dışında Windows ve BlackBerry OS gibi rakip işletim sistemlerinin göz ardı edilebilecek seviyede düşük olduğu ve Apple ve Google’ın birbirine yakın pazar payları ile (2022 yılında %53,4 ile Android ve %46,6 ile İOS) pazarı domine ettiği tespit edilmiştir. Uygulama mağazalarına gelindiğinde; İOS kullanıcılarının App Store’dan başka bir uygulama mağazasını kullanmasının kısıtlandığı göz önüne alındığında Apple’ın App Store ile İOS kullanıcıları arasında bir tekel oluşturduğu görülmektedir. Google Play açısında bakıldığında ise; her ne kadar Android kullanıcıları üçüncü taraf uygulama mağazalarını kullanmakta özgür bırakılmış olsa da Google Play’in Android kullanıcıları arasında sahip olduğu pazar payı %82,7’dir.
Bu kapsamda JFTC tarafından raporda, mobil ekosistemlerin farklı seviyelerinde sahip oldukları anahtar konumlar ve yüksek pazar payları nedeniyle Google ve Apple’ın bir oligopolistik yapı içerisinde oldukları ve bu nedenle kişisel veri güvenliğinden doğan endişelerin yanı sıra rekabetçi endişelerin de mevcudiyeti ortaya koyulmuştur. Google ve Apple’ın sahip oldukları bu pazar gücü dolayısıyla yeterli seviyede bir rekabetçi baskı ile karşılaşmadığı vurgulanmıştır. Söz konusu ikilinin, oluşturdukları ekosistemler sayesinde; (i) dolaylı ağ etkileri (bir işletim sistemini/uygulama mağazasını kullanan tüketici sayısı ilgili işletim sistemine/uygulama mağazasına uygulama üreten uygulama geliştirici sayısı ile artmaktadır), (ii) kapsam ekonomisi (çeşitli ürün ve hizmetlerin maliyeti birlikte üretildiği durumda düşmektedir), (iii) ölçek ekonomisi (bir ürünün ortalama maliyeti üretim miktarı arttıkça düşmektedir) ve (iv) kilit etkisi (lock-in effect, tüketiciler bir ürünü veya hizmeti kullanmayı bırakmak istemesine rağmen geçiş maliyetleri ve ağ etkileri gibi nedenlerle bunu gerçekleştirememektedir) gibi pazar aksaklıklarından faydalanarak fahiş fiyatlama, inovasyonların geciktirilmesi ve pazarın yeni oyunculara kapatılması gibi tüketici refahını kısıtlayan sonuçlara neden oldukları belirtilmiştir. JFTC’nin bu duruma çözüm önerisi ise yeni yasal düzenlemelerin getirilerek bu rekabetçi endişelerin önlenmesi yönünde olmuştur.
İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu’nun Çalışmaları
İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu (“CMA”) da benzer bir inceleme gerçekleştirmiştir. Raporun nihai halini 10.07.2022 tarihinde yayımlayan[2] CMA, mobil ekosistemler içerisinde; native mobil uygulamalar (yani yalnızca bir işletim sistemi tarafından çalıştırılabilen uygulamalar), tarayıcı motorları ve uygulama geliştiricileri arasındaki rekabet dinamiklerine odaklanmıştır. Bu çerçevede, Apple ve Google’ın bu ekosistemlerde sahip oldukları kuvveti ve “gatekeeper” konumlarını kullanarak ilişkili başka pazarlara girdiği ve ilgili pazarlarda rekabeti kısıtladığı belirtilmiştir. Nitekim, JFTC ile paralel şekilde CMA da; Apple’ın mobil cihazlarında kendi hizmetlerini tek seçenek olarak sunması ve Google’ın ürün ve hizmetlerinin Android kullanan mobil cihazlara önden yüklenmesi yoluyla oligopolistik bir ekosistem oluşturulduğunu vurgulamıştır.
Bu iki büyük oyuncunun, kendi mobil cihazları başta olmak üzere cihazlardaki fonksiyonellik üzerinde ve uygulama mağazalarında sahip oldukları avantajları kullandığını belirten CMA; yeniliklerin ertelenmesi, komisyonların yüksek tutulması ve pazara girişlerin kısıtlanması gibi fiillerle rekabetin kısıtlandığını tespit etmiştir. Nitekim, Apple özelinde bakıldığında; İOS mobil cihazlar için native uygulama dağıtımında Apple’ın App Store’unun monopol niteliğini haiz olduğu görülmektedir. İnternet tarayıcıları açısından da benzer bir durum söz konusudur. İOS mobil cihazlar için sunulacak tüm internet tarayıcılarının yalnızca Apple’a ait olan WebKit tarayıcı motoru üzerine kurulması zorunlu koşulmaktadır. Bunların yanı sıra, Apple’ın kendi mobil cihazlarındaki belirli fonksiyonları yalnızca kendi native uygulamaları için elverişli kıldığı tespit edilmiştir. Örneğin, Yakın Alan İletişimi (Near Field Communication, “NFC”) özelliği ile ödeme sadece Apple Wallet uygulaması tarafından kullanılabilmektedir. Görüldüğü üzere, Apple tarafından mobil ekosistemin her aşamasında suni giriş engelleri yaratılmaktadır.
Bahsedilen giriş engellerinin yanı sıra, Google ve Apple tarafından, kendi ürün ve hizmetleri için ayrımcılık yapılmaktadır. Bir uygulama geliştiricisinin, uygulamasını kullanıcılara ulaştırmasının tek yolu olan uygulama mağazalarına girebilmesi için zorlayıcı koşullar öne sürülmekte ve bu yolla tüketicinin seçenekleri kısıtlanmaktadır. Aynı zamanda CMA tarafından yapılan incelemede, uygulama mağazalarında yer alan uygulamalara ilişkin puanlama ve değerlendirme sistemlerinin yeterince şeffaf olmadığı, taraflı olduğu ve dolayısıyla Apple ve Google tarafından sunulan native uygulamalara avantaj sağlayan bir ayrımcılık uygulandığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, Apple ve Google’ın uygulama mağazalarında sunulan üçüncü taraf uygulamalara yüksek komisyon ücretlerinin dayatılması da söz konusu ayrımcılığın etkisini artırmaktadır.
Bu duruma çeşitli çözüm önerileri sunan CMA, yeni yasal düzenleme tasarılarının yanı sıra; ilgili sektörlere de soruşturmalar başlatmıştır. Nitekim, bulut oyun (Cloud gaming) ve tarayıcı motorları pazarları ile uygulama mağazaları ödeme sistemleri pazarlarına iki ayrı soruşturma başlatılmıştır.
Almanya Federal Rekabet Kurumu’nun Mobil Uygulamalara Dair İncelemesi
Aynı şekilde, Almanya Federal Rekabet Kurumu (“Bundeskartellamt”) 2021 yılında mobil uygulamalara yönelik sektör incelemesi raporunu yayımlamıştır[3]. Söz konusu incelemede, sundukları işletim sistemleri ve uygulama mağazaları ile pazarda oldukça büyük güce sahip Google ve Apple’ın faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Bundeskartellamt incelemesinde, kullanıcılardan toplanan veriler ve bu verilerin güvenliği hususunu odağına almış ancak kişisel verilerin kontrolünü bir rekabet parametresi olarak değerlendirmekle kalmamış ayrıca kişisel verilerin korunması yönünden de bir değerlendirme yapmıştır. Bundeskartellamt özellikle Android, İOS, Play Store ve App Store hizmetleri ve sundukları uygulamalar ile pazarda anahtar konumlara sahip olan Google ve Apple’ın bu konumları sayesinde kişisel veri akışının büyük bölümüne hakim olduğunu değerlendirmiştir. Bu kapsamda, hem GDPR (Genel Veri Koruma Tüzüğü) hem de rekabet hukuku perspektifinden mevcut ve doğabilecek sorunları tespit eden Bundeskartellamt, kullanıcıların verileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olması ve piyasadaki rekabetin bozulmasının önlenmesi amacıyla birçok önlem önermiştir. Bu önlemler ağırlıklı olarak, yeni yasal düzenlemelerin yapılması etrafında odaklanmaktadır.
Sonuç
Bilindiği üzere sektör incelemeleri, Rekabet Kurumu’nun ilgili sektöre yaklaşımında belirleyici rol oynamaktadır. Nitekim, inceleme sırasında toplanan görüş ve bilgilerden yola çıkılarak soruşturmalar açılabilmekte veya inceleme neticesinde piyasada tespit edilen aksaklıkların giderilmesi amacıyla yeni yasal düzenlemeler oluşturulabilmektedir. Bu nedenle, hukuki danışman olarak sektörde yer alan oyuncuların bu gibi incelemelerde Rekabet Kurumu ile işbirliği içerisinde olmasının teşebbüslerin faydasına olacağı görüşündeyiz. Bu sayede oyuncular piyasada yaşadıkları sorunları ve kendi çözüm önerilerini doğrudan yetkililere iletme şansını elde etmiş olmaktadır.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi almak istemeniz halinde sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyarız.
Kişisel verilerinizin korunması veya şirketinizin kişisel veri hukuku uyumluluğu hususlarında uzman hukuki destek almak için İzmir Kişisel Veri Hukuku Avukatlarımıza ulaşabilirsiniz.
[1] https://www.jftc.go.jp/en/pressreleases/yearly-2023/February/230209.html
[2] https://www.gov.uk/cma-cases/mobile-ecosystems-market-study#final-report
[3]https://www.bundeskartellamt.de/SharedDocs/Publikation/EN/Sector%20Inquiries/Sector_Inquiry_Mobile_Apps.html?nn=11656406